Dünya üzerinde 2 milyar kadın vardır. Bunların bir kısmı sadece anne olma rolünü değil, ücretli çalışan olma rolünü de üstlenmektedir. 2017 OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) verilerine göre Danimarka gelişmiş ülkelerin arasında en büyük çalışan oranına sahip olan ülke durumundadır. Danimarkalı annelerin %80’inden fazlası çalışmaktadır. Danimarka birinci sırada yer alırken, İsveç, Slovenya, Hollanda ve Avusturya anne istihdamı açısından sırayı takip eder.
Dünya üzerindeki gelişmiş ülkelerde de konu çalışan anne olunca maalesef sıkça konuşulan konular arasında çocuk bakımı hususunda annenin daha fazla ‘ücretsiz mesai’ yaptığı yer alır. IWPR’nin (Kadın Kanunu Araştırmaları Enstitüsü) yazarlarından Ariane Hegewisch, “Babanın rolü hala pastırma getirmek ve para kazanmaktır” der. “Annenin rolü ücretli çalışmak ama aynı zamanda temel bakım sorumluluklarına sahip olmaktır.’’
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) tarafından gerçekleştirilen 2018 ‘’İş ve Aile Yaşamının Uyumu’’ anketi sonuçlarına göre 18-64 yaş grubundakilerin yüzde 42.9’unun bakım sorumluluğu olduğu görülmüştür. TUİK verilerinden elde edilen sonuca göre yönetici pozisyonundaki anneler izin alma konusunda daha çok zorlanmaktadır. World Economic Forum Global Gender Gap (Dünya Ekonomi Forumu Cinsiyet Farklılıkları) 2017 raporuna göre Türkiye cinsiyet eşitsizliği konusunda 131. sırada yer almakta.
Çalışan Annelere Şirketlerin Yaklaşımı
Ülkemizde kadın erkek eşitliği için çalışmalar yaptığını söyleyen birçok firmanın bile, anne izinlerinde kadınlara ‘istihdamlarının risk altında’ olduğu hissettirilmekte, hatta işe döndüklerinde başka birim ve pozisyonlara tabiri caizse sürülmektedirler. Bu da yeni annelik döneminin stres altında geçmesine sebep olmaktadırlar. Kadının bir insan dünyaya getirmesinin yarattığı biyolojik ve psikolojik tüm faktörler ‘herkes çocuk doğuruyor, bu sıradan bir olay’ diyerek görmezden gelinmektedir. Çalışanın hamileliğinde ve doğum sonrasındaki ilk günlerde bile aynı iş performansını sergilemesi beklenmektedir. Şirketler doğumdan aylar sonra başka bir insan olarak gelen çalışanlarının ‘iş yerine uyumu’ için psikososyal bir destek vermezler. İş eğittiklerinde sudan çıkmış balığa dönen anneler, birde iş yerinde olup bitenleri kendi çabaları ile öğrenmek için uğraşırlar. Doğum dönemde verimli bir zaman diliminin ‘baba izni’ olarak verilmemesi, bebeğin bakımı için kadını sorumlu gören, cinsiyet eşitsizliğin en büyük göstergesidir. Bu eşitsizlikler yüzünden kadınların birçoğu anne olduktan sonra işgücü piyasasından elini eteğini çekmek zorunda kalır. Bunların yanı sıra güzel uygulamaların olduğu duyarlı işletmelerde vardır ancak sayıları çok azdır.
İş yerleri, anne olmanın bir kadının hayatındaki en güzel olaylardan biri gibi gelse de en zorlayıcı deneyimlerden bir olduğunu bilmelidir. Bu dönemde çalışan annelerin işe dönüşündeki yaklaşım, iş rollerinin planlaması konusunda iş psikologlarından psikososyal destek almaktan çekinmemelidirler. Unutmamalıdır ki bu bir kadının sağlığı ve bir bebeğin geleceğinin inşasıdır.
Çalışan Annelerin Kendi Çabaları İle İş-Özel Yaşam Dengesini Kurabilmesi
İşte Monster kariyer sitesinin yazarlarından biri olan Alyson Preston’dan çalışan annelere bazı tavsiyeler vermektedir. Bunların tamamını yapılamasa bile birkaçını yapmak yaşam kalitenizi arttırabilir.
- Temizliği öğretmek
Oyuncakları toplamak, kıyafetleri asmak, yatağı yapmak gibi işler çocuklara ve eşlere anlatılmakla başlanılabilir.
- İşleri dağıtmak
Çocuklara kirlileri kirliye atmayı öğretmek, eşlere çöpleri çıkarmak gibi görev dağılımları verilirse çalışan anneler kendilerine düşen yüklerden biraz olsun kurtulabilirler.
- Gündüzü planlamak
Yapılacak bazı işler bir gece önceden tamamlanırsa gündüzler daha kolay geçebilir. Çocukların beslenme çantasını hazırlayıp, giyinilecek kıyafetleri bir gece önceden ayarlamak gibi uyarlamalarla gündüzler daha verimli kullanılabilir. ‘’Dişlerini fırçala.’’, ‘’Yatağını yap’’ gibi liste yapılıp bir çizelge oluşturularak çocuklara sabahları biraz daha sorumluluk verilebilir.
- Sessizlik zamanı oluşturmak
Tüm aile bireyleri eve geldikten sonra birkaç dakikasını yalnız kalmak için kullanırsa bu çalışan annenin rahatlamasına ve yemeği hazırlayıp günü konuşmak üzere kafasını toplamasına yardımcı olacaktır.
- Çalışma programı planlamak
Çok sık dışarıdan çalışmak gibi bir durum varsa en azından bazı günlerde vakitlice çıkabilmek için patronla bir uyarlama yapmak yoluna gidilebilir. Bu durum eş ile planlanarak kimin hangi günler geç kalacağı, aile yemeklerinin ne zamanlar olacağı, çocukların hangi gün hangi ebeveynle akşamı geçireceği ailecek bilinirse iş özel yaşam dengesi daha sağlıklı bir hale gelecektir.
- Öğünlerin önden planlanması
Yiyecek planlaması yapılarak alışveriş haftada bir güne düşürülebilir. Yapılması kolay yemek planlaması öğrenilip fazladan yapılarak dondurucuya sonradan yemek için kaldırılırsa bu zamandan tasarruf sağlayacaktır.
- Kaliteli geçirilecek aile zamanları oluşturmak
Haftada bir kez ailece yapılacak bir film izleme akşamı, hafta sonu gezi planlaması yapmak iş hayatının getirdiği gerginliği azaltarak aile bireylerinin birbirlerini daha iyi anlayıp hoşgörülü ve iş birlikçi olmalarına yol açabilir.
- Kendine zaman ayırmak
Anneler sıklıkla kendilerini listenin en altında tutar ama bu durum onların direncini kırarak, kötü hissetmelerine yol açabilir, aslında iyi bir anne olmanın bile önünü kesebilir. Bu yüzden kendilerine bakmalıdırlar. Müze gezmek, arkadaşla kahve içmeye çıkmak veya bir hobi için zaman ayırmak bile güçlerini toplamalarına yardımcı olacaktır.
- Çift olmak için plan yapın
Eğer mümkünse arada bazı günler bir çocuk bakıcısından yardım istenerek eşleriyle yalnız dışarı çıkıp zaman geçirebilirler. Çok lüks bir şeyler olmasına gerek yok, birlikte bir kitapçıya gitmek bile birlikte bir yetişkin olabilmeyi onlara hatırlatacaktır.
https://www.catalyst.org/research/women-in-the-workforce-global/
https://www.monster.com/career-advice/article/working-mother-tips
https://www.dogrulukpayi.com/bulten/2018-de-kadin-istatistikleri